4857 sayılı İş Kanunu’nda işçilerin sağlık ve güvenliğini korumayı amaçlayan 5 temel düzenleme?

Print Friendly, PDF & Email

İş hukuku alanında dünyada yapılan ilk düzenleme, 1802 yılında İngiltere’de dokuma sanayiinde çalışan çocuk işçilerin iş süreleri ve çalışma şartları bakımından korunmasını öngören ve günlük çalışma sürelerini 12 saat ile sınırlandıran Kanun, olarak kabul edilmektedir. Görüleceği üzere, çalışma hayatında yapılan ilk yasal düzenleme ücretlerin iyileştirilmesi ile ilgili değil, çalışma sürelerinin sınırlandırılması ile ilgilidir. Çünkü insanın yaratılışından kaynaklanan bir çalışma kapasitesi vardır. İnsanın belirli bir sürenin üzerinde çalıştırılması dikkatinin dağılmasına ve dolayısıyla iş kazasına maruz kalmasına sebep olabileceği gibi yaptığı işin verimliliğini ve kalitesini de düşürecektir. Bu nedenle, iş gece ve gündüz iş sürelerinin sınırlandırılması iş-yaşam dengesinin kurulması bakımından büyük önem arz etmektedir.

Türkiye’de işçi ve işveren ilişkilerinin düzenleyen temel Kanun 4857 sayılı İş Kanunu’dur. Bu Kanunda işçilerin sağlık ve güvenliğinin korunmasını amaçlayan beş temel düzenleme bulunmaktadır. Kanun koyucu bu temel düzenlemeleri yapmakla işçilerin ruh ve beden sağlığını korumayı, sosyal, kültürel ve toplumsal birliktelik açısından yaşanması muhtemel olumsuz sonuçları ortadan kaldırmayı amaçlamıştır.

Bu kapsamda, 4857 sayılı İş Kanunu’nda işçilerin sağlık ve güvenliğini korumayı amaçlayan 5 temel düzenleme bulunmaktadır.

1.İş sürelerinin sınırlandırılması: 4857 sayılı Kanunun 63 üncü maddesinde günlük çalışma süresi fazla çalışmalar dahil 11 saat ile sınırlandırılmıştır. Buna göre, “Genel bakımdan çalışma süresi haftada en çok kırkbeş saattir. Aksi kararlaştırılmamışsa bu süre, işyerlerinde haftanın çalışılan günlerine eşit ölçüde bölünerek uygulanır. Yer altı maden işlerinde çalışan işçilerin çalışma süresi; günde en çok yedi buçuk, haftada en çok otuz yedi buçuk saattir. Tarafların anlaşması ile haftalık normal çalışma süresi, işyerlerinde haftanın çalışılan günlerine, günde onbir saati aşmamak koşulu ile farklı şekilde dağıtılabilir. Bu halde, iki aylık süre içinde işçinin haftalık ortalama çalışma süresi, normal haftalık çalışma süresini aşamaz”.

  1. Gece çalışma süresinin sınırlandırılması: Çalışma hayatında “gece” en geç saat 20.00’de başlayarak en erken saat 06.00’ya kadar geçen ve her halde en fazla onbir saat süren dönemdir. şçilerin gece çalışmaları yedibuçuk saati geçemez. Ancak, turizm, özel güvenlik, sağlık hizmeti ve 30/5/2013 tarihli ve 6491 sayılı Türk Petrol Kanunu uyarınca petrol araştırma, arama ve sondaj faaliyetleri kapsamında yürütülen işlerde işçinin yazılı onayının alınması şartıyla yedi buçuk saatin üzerinde gece çalışması yaptırılabilir (m.69).
  2. Yıllık ücretli izinlerin kullandırılması: Yıllık ücretli izin işveren tarafından bölünemez. Bu iznin işveren tarafından sürekli bir şekilde verilmesi zorunludur. Ancak, bu izin süreleri, tarafların anlaşması ile bir bölümü on günden aşağı olmamak üzere bölümler hâlinde kullanılabilir. İşveren tarafından yıl içinde verilmiş bulunan diğer ücretli ve ücretsiz izinler veya dinlenme ve hastalık izinleri yıllık izne mahsup edilemez (m.56).
  3. Hafta tatilinin kullandırılması: İşyerlerinde, işçilere tatil gününden önce İş Kanunu’nun 63 üncü maddesinde belirlenen iş günlerinde çalışmış olmaları koşulu ile yedi günlük bir zaman dilimi içinde kesintisiz en az yirmidört saat dinlenme (hafta tatili) verilir. (Ek cümleler:10/7/2025-7553/9 md.) Ancak Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından turizm işletmesi belgesi verilen konaklama tesislerinde çalışan işçilerin bu fıkra kapsamında hak kazandığı hafta tatili, işçinin yazılı talebi veya onayı ile hak kazandığı günü takip eden dört gün içinde kullandırılabilir. Bu halde işçinin hak kazandığı hafta tatilinde yaptığı çalışmaların günlük normal çalışma süresi kadarlık kısmı fazla çalışmanın hesabında dikkate alınmaz. İşçi verdiği onayı otuz gün önceden işverene yazılı olarak bildirimde bulunmak kaydıyla geri alabilir (m.46).
  4. Fazla çalışma süresinin sınırlandırılması: Ülkenin genel yararları yahut işin niteliği veya üretimin artırılması gibi nedenlerle fazla çalışma yapılabilir. Fazla çalışma, Kanunda yazılı koşullar çerçevesinde, haftalık kırkbeş saati aşan çalışmalardır. Fazla saatlerle çalışmak için işçinin onayının alınması gerekir. Fazla çalışma süresinin toplamı bir yılda ikiyüzyetmiş saatten fazla olamaz.

Sonuç olarak, işçilerin dinlenme hakkı Anayasa ile güvence altına alınmıştır (m.50). 4857 sayılı İş Kanunu’nda da işçilerin ruh ve beden bütünlüğünü korumayı amaçlayan 5 temel düzenleme bulunmaktadır.

1.Günlük iş süresi (fazla çalışma dahil) onbir saati aşamaz (m.63).

2. İşçilerin gece çalışmaları yedibuçuk saati geçemez. (m.69).

3.Yıllık izinlerin bir bölümü on günden az olmamak üzere blok halinde kullandırılır (m.56).

4.İşçiler yedi günlük bir zaman dilimi içinde kesintisiz en az 24 saat dinlendirilmelidir (m.46)

5. Fazla çalışma süresinin toplamı bir yılda ikiyüzyetmiş saatten fazla olamaz (m.41).

Yukarıda sayılan beş kanun maddesi, işçileri yorgunluk ve onun beraberinde getireceği dikkatsizlik sonucu uğrayabilecekleri iş kazalarından korumak, onların toplumsal yaşamda var olmalarını sağlamak, işyerinde etkin ve verimli bir çalışma yapabilmesini temin etmek amacıyla düzenlenmiş hükümlerdir. İşverenlerin yukarıda sayılan hükümlere aykırı hareket etmeleri nedeniyle işçilerin iş kazası ve meslek hastalığına maruz kalmaları halinde, asli kusurlu sayılabilecekleri ve bunun hukuki ve cezai sonuçları ile bağlı kalacakları unutulmamalıdır.

 

Bir Cevap Yazın