ÇARŞAMBA’NIN SORUSU

Print Friendly, PDF & Email

İŞ GÖRÜŞMESİNDE KADIN ADAYA NE ZAMAN EVLENECEĞİ, EVLİ İSE NE ZAMAN ÇOCUK YAPACAĞININ SORULMASI

İşyerlerindeki insan kaynakları departmanlarının en önemli süreçlerinden biri de işe yeni alınacak elamanların seçimidir. Elbette ki işe doğru zamanda doğru kişiyi almak işyerleri için büyük önem arz etmektedir. Ancak bazen işe alımda kaş yapayım derken göz de çıkarmamak gerekir. Örneğin iş görüşmelerinde genellikle cinsel tercih ve özel hayata yönelik soruların sorulması ayrımcılık niteliği taşımakta ve kadın adaylarda ciddi rahatsızlık oluşturmaktadır.

Özellikle kadın adaylara yöneltilen evlilik ve çocukla ilgili soruların mülakatlarda tedirginlik yarattığı bilinen bir gerçektir. İşverenlerin ya da işveren adına işe alımla görevlendirilen kişilerin artık bu konuda çok dikkatli olması gerekiyor. İşverenlerin, işyerinde iş akışının bozulmasını önlemek, işin ve işyerinin devamlılığını sağlanmak amacıyla endişe taşımaları anlaşılabilir durum olmakla birlikte, mevcut mevzuat açısından doğacak hukuki ve cezai sorumlulukların sonuçlarının da göz ardı edilmemesi gerekmektedir.

Kadın çalışanların, evlendiği tarihten itibaren bir yıl içerisinde iş sözleşmesini feshederek kıdem tazminatı talebinde bulunması, evlilik hazırlıkları aşamasında işyerinde işin aksatılabileceği endişesi, evlilik sonrasında çocuk sahibi olmak istenilebileceği düşüncesi, hamilelikte duygusal nedenlerle ve olası sağlık problemleriyle verimin azalacağı inancı, doğum öncesi-sonrası kullanabileceği analık izni, yarım çalışma ya da altı aya kadar ücretsiz izin ve akabinde kısmi süreli çalışma talebi, işverenleri kadın çalıştırmaktan alıkoymaya sevk etmektedir.

İşçilerle imzalanan iş sözleşmelerine, belirli bir süre evlilik yapılmaması ya da çocuk sahibi olunmaması yönünde hükümler konulması geçersizdir. Çünkü iş ve toplu iş sözleşmelerine Anayasaya, Yasaya, edep ve adaba aykırı hükümler konulamaz. Bununla birlikte, mülakatlarda kadın adaylara ne zaman evlenmeyi düşünüyorsunuz? Ya da ne zaman çocuk yapmayı planlıyorsunuz gibi ayrımcılık yaratan ve özel hayatın gizliliğini ihlal eden soruların sorulması da hukuka aykırılık oluşturmaktadır. İş başvuru formlarında –Hamile misiniz? Hamileyseniz ne zaman doğum yapacaksınız? gibi soruların soruması da aynı şekilde hukuka uygun değildir.

Sonuç olarak, kadın adaylarla yapılan iş görüşmelerinde ayrımcılık içeren cinsel tercihe ve yaşama yönelik soruların sorulması hukuka uygun değildir. Çünkü özel hayatın ve aile hayatının gizliliğinin korunması anayasamız tarafından güvence altına alınmıştır. Bu kapsamda herkes, özel hayatına ve aile hayatına saygı gösterilmesini isteme hakkına sahiptir.

6 Nisan 2016 tarihinde yürürlüğe giren 6701 sayılı Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu Kanunu da bu konuda özel düzenlemeler içermektedir. 6701 sayılı Kanuna göre, “İşveren veya işveren tarafından yetkilendirilmiş kişi, istihdam başvurusunu gebelik, annelik ve çocuk bakımı gerekçeleriyle reddedemez (m.6/3). Ayrımcılık yasağı ihlalinden zarar gördüğü iddiasında bulunan her gerçek ve tüzel kişi İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumuna başvurabilir. Kuruma başvuru, illerde valilikler, ilçelerde kaymakamlıklar aracılığıyla da yapılabilir. Başvuru hakkının etkin bir şekilde kullanılmasına hiçbir surette engel olunamaz. Başvurulardan herhangi bir ücret alınmaz (m.17/1). Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu, başvuruları ve resen yaptığı incelemeleri başvuru ve resen inceleme kararı tarihinden itibaren en geç üç ay içinde sonuçlandırır. 6701 sayılı Kanunla ve diğer mevzuatla Kuruma verilen inceleme, araştırma, ziyaret ve rapor hazırlama görevleri ile diğer görevler, insan hakları ve eşitlik uzmanları, insan hakları ve eşitlik uzman yardımcıları ve Başkan tarafından görevlendirilen diğer Kurum personeli tarafından yerine getirilir (m.19/1).

Kurul, konusu suç teşkil eden insan hakları veya ayrımcılık yasağı ihlallerini tespit ettiği takdirde, bunlarla ilgili Cumhuriyet Savcılığına suç duyurusunda bulunur (m.18/5). Nitekim 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’na göre de “Dil, ırk, milliyet, renk, cinsiyet, engellilik, siyasi düşünce, felsefi inanç, din veya mezhep farklılığından kaynaklanan nefret nedeniyle; Bir kişinin işe alınmasını, engelleyen kimse, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır (m.122).

Bir Cevap Yazın