İş sözleşmesi feshedilen işçinin ücreti bir süre daha ödenmişse, kıdemi hangi tarihte son bulur?

Print Friendly, PDF & Email

İş sözleşmesi taraflara sürekli olarak borç yükleyen bir özel hukuk sözleşmesi olsa da taraflardan herhangi birinin iş sözleşmesini bozmak için karşı tarafa yönelttiği irade açıklamasıyla ilişkiyi sona erdirmesi mümkündür. Fesih hakkı iş sözleşmesini derhal veya belirli bir sürenin geçmesiyle ortadan kaldırabilme yetkisi veren bozucu yenilik doğuran ve karşı tarafa yöneltilmesi gereken bir haktır. Bildirimli fesih, belirsiz süreli iş sözleşmeleri için söz konusudur. Başka bir anlatımla belirli süreli iş sözleşmelerinde fesheden tarafın karşı tarafa bildirimde bulunarak önel tanıması gerekmez.

Fesih bildirimi bir yenilik doğuran hak niteliğini taşıdığından ve karşı tarafın hukukî alanını etkilediğinden, açık ve belirgin biçimde yapılmalıdır. Yine aynı nedenle kural olarak şarta bağlı fesih bildirimi geçerli değildir.

Fesih bildiriminde “fesih” sözcüğünün bulunması gerekmez. Fesih iradesini ortaya koyan ifadelerle eylemli olarak işe devam etmeme hali birleşirse bunun fesih anlamına geldiği kabul edilmelidir. Bazen fesih işverenin olumsuz bir eylemi şeklinde de ortaya çıkabilir. İşçinin işe alınmaması, otomatik geçiş kartına el konulması buna örnek olarak verilebilir. Dairemizce, işverenin tek taraflı olarak ücretsiz izin uygulamasına gitmesi halinde, bunu kabul etmeyen işçi yönünden “işverenin feshi” olarak değerlendirilmektedir.

Fesih bildiriminin yazılı olarak yapılması, 4857 sayılı İş Kanununun 109. maddesinin bir sonucudur. Ancak yazılı şekil şartı, geçerlilik koşulu olmayıp ispat şartıdır.

Fesih bildirimi karşı tarafa ulaştığı anda sonuçlarını doğurur. Ulaşma, muhatabın hâkimiyet alanına girdiği andır. Fesih bildirimi karşı tarafa ulaşması ile sonuçlarını doğurur ve bundan tek taraflı olarak dönülemez (Y9HD.28.5.2014 T., E.2012/10428, K.2014/17228).

İşveren, ekonomik kriz nedeniyle işçinin iş sözleşmesini feshetmiş olmasına rağmen, feshin kesinleştiği tarihten itibaren belli bir süre ücret ödemeye devam etmişse, kıdemin tespitinde dikkate alınacak süre hangisidir? Feshin hükmünü doğurduğu tarihte mi yoksa fesihten sonra ücreti ödenen dönemin bitim tarihi mi?

Yargıtay Dokuzuncu Hukuk Dairesinin şu kararı, konu hakkında fikir verebilecek yeterliliktedir. “Davacının iş sözleşmesinin işyerindeki ekonomik kriz nedeniyle 31.12.1984 tarihinde feshedildiği ve buna rağmen işverenin Ocak 1985 ayı ücretini ödediği anlaşılmaktadır. Kıdem tazminatının, iş sözleşmesinin feshedildiği 31.12.1984 tarihine kadar geçen süre için hesaplanması gerekirken, Mart 1985 ayı sonu itibariyle hesaplanması isabetsizdir” denilmektedir (Y9HD.12.05.1987 T., E.1987/4536, K.1987/4845). Yargıtay’ın son yıllarda verdiği ve istikrar kazanan bir kararında da “İşçinin kıdem hakkı bakımından aranan en az bir yıllık süre, derhal fesihlerde feshin bildirildiği anda sona erer. Kural olarak fesih bildirimi muhataba ulaştığı anda sonuçlarını doğur. Bildirimli fesihler yönünden ise ihbar öneli süreye dahil edilir” (Y22HD.26.6.2018 T., E.2017/14043, K.2018/15841).

Sonuç olarak, Yargıtay uygulamasına göre, işçinin kıdem hakkı bakımından aranan en az bir yıllık süre, derhal fesihlerde feshin bildirildiği anda sona erer. Kural olarak fesih bildirimi muhataba ulaştığı anda sonuçlarını doğurur. Başka bir deyişle, kıdem tazminatı iş sözleşmesinin bozulma günü göz önüne alınarak hesaplanmalıdır. Bu tarihten sonraki aylar kıdem tazminatına esas sürenin hesabında dikkate alınmaz.

Yazar | 2019-04-08T05:09:38+03:00 13 Şubat 2019|Kategoriler: Çarşamba'nın Sorusu|Tags: , , |0 Yorum

Bir Cevap Yazın