Kısa çalışmayı, ücretsiz izin uygulamasından ayıran beş önemli fark nedir?

Print Friendly, PDF & Email

Kısa çalışma; İşsizlik Sigortası Kanunu’nda, “Genel ekonomik, sektörel, bölgesel kriz veya zorlayıcı sebeplerle işyerindeki haftalık çalışma sürelerinin geçici olarak en az üçte bir oranında azaltılması veya süreklilik koşulu aranmaksızın işyerinde faaliyetin tamamen veya kısmen en az dört hafta süreyle durdurulması hallerinde, işyerinde üç ayı aşmamak üzere sigortalılara çalışamadıkları dönem için gelir desteği sağlayan bir uygulama” olarak tanımlanmaktadır (m.Ek.2).

Kısa çalışma, genel ekonomik, sektörel veya bölgesel kriz ile zorlayıcı sebeplerle işçilerin işten çıkarılması ya da ücretsiz izne çıkarılması yerine onları istihdamda tutmak ve sınırlı da olsa bir gelir güvencesi sağlamayı amaçlamaktadır.

Maalesef tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de Çin Halk Cumhuriyeti’nin Vuhan kentinde ortaya çıkan yeni tip Koronavirüs (Covid-19) salgın hastalığının, 11 Mart 2020 tarihinden itibaren varlığı tespit edilmiş ve bu konuda tüm işyerlerinde, sağlık ve güvenlik açısından acil eylem planları oluşturulmuştur. İş ilişkilerini derinden etkileyen salgın hastalıkla ilgili olarak işverenlerce aynı zamanda, iş sürelerinin azaltılması ya da işin kısmen veya tamamen durdurulması yönünde aksiyonlar alınmaya başlanılmıştır.

İşçileri istihdamda tutmak ve gelir kayıplarını en aza indirmeyi amaçlayan Türkiye İş Kurumu Yönetim Kurulu 19/3/2020 tarih ve 31 sayılı kararı ile “”dışsal etkilerden kaynaklanan dönemsel durumlardan ileri gelen zorlayıcı sebep” kapsamında kısa çalışma uygulamasının yolunu açmıştır. Zorlayıcı nedenlerle işyerlerinde işin durdurulması ya da kapasitelerinin altında çalışılması durumunda, işverenlerin ilk yöneldikleri aksiyon işçileri ücretsiz izne çıkarmak uygulamada sık başvurulan bir usuldür. Umulmayan hallerde tarafların karşılıklı rızaları ile ortaya çıkan iradi askı durumu olarak tanımlanan “ücretsiz izin”, fesihten önceki son çare olarak başvurulması gereken bir tedbir, sözleşme ilişkisinin değişen koşullara uyarlanarak devamını sağlayan bir yöntemdir. Ücretsiz izin dönemini işverene ait olan işletme riskinin işçiye yüklendiği ve izin işçi aleyhine hükümler doğuran bir uygulama biçimi olarak nitelendirilebilir. İşte işçinin üzerindeki riskin azaltılması ve işçiye geçici de olsa bir gelir güvencesi sağlayan bir uygulama biçimi olarak kısa çalışma şu anda ülke gündemimizde en çok konuşulan konular arasında yerini almıştır.

Kısa çalışma ile ücretsiz izin uygulaması belli dönemlerde işçilerin işyerinde çalışmamaları bakımından birbirlerine benzerlik göstermekle birlikte;

1.Kısa çalışma döneminde işçiler çalışmadıkları halde, kısa çalışma ödeneği alırken, ücretsiz izin uygulamasında işçiye ücret ödenmez.

2.Kısa çalışmada, işçinin onayı aranmazken, ücretsiz izinde işçinin onayı aranır (İşK. m.22).

3.Kısa çalışma döneminde geçen süreler yıllık ücretli izin süresi bakımından çalışılmış gibi sayılırken (İşK. m.55), ücretsiz izin döneminde geçen süreler yıllık izin hesabında dikkate alınmaz.

4.Kısa çalışma döneminde geçen süreler, kıdem tazminatına esas süre hesabında dikkate alınırken, ücretsiz izin döneminde geçen süreler kıdeme esas süre hesabında dikkate alınmaz (Y.9HD.14/7/2011/50993/27305).

5.İşçiye kısa çalışma ödeneği aldığı dönemde işsizlik sigortası fonundan GSS primi ödenmekte iken, ücretsiz izinde prim ödenmez.

Bir Cevap Yazın