SGK işten ayrılış bildirgesi verilmeden ihtiyari arabuluculuk görüşmesi yapılması hukuka uygun mudur?

Print Friendly, PDF & Email

6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’na göre arabuluculuk; sistematik teknikler uygulayarak, görüşmek ve müzakerelerde bulunmak amacıyla tarafları bir araya getiren, onların birbirlerini anlamalarını ve bu suretle çözümlerini kendilerinin üretmesini sağlamak için aralarında iletişim sürecinin kurulmasını gerçekleştiren, tarafların çözüm üretemediklerinin ortaya çıkması hâlinde çözüm önerisi de getirebilen, uzmanlık eğitimi almış olan tarafsız ve bağımsız bir üçüncü kişinin katılımıyla ve ihtiyarî olarak yürütülen uyuşmazlık çözüm yöntemi olarak tanımlanmaktadır (6325/m.2-1-(b)).

İhtiyari arabuluculuk ise, “Tarafların serbestçe tasarruf edebilecekleri özel hukuk uyuşmazlıklarını, tamamen kendi istekleriyle bir arabulucu eşliğinde, mahkeme dışı ve gizli bir süreçte çözmelerini sağlayan alternatif uyuşmazlık çözüm yoludur. “İhtiyari” denmesinin sebebi, başvurunun kanunen bir dava şartı olmamasıdır; taraflar dilerse süreci başlatır, dilerse her aşamada bitirebilir[1].

Başka bir anlatımla, hukuk sistemimizde arabuluculuk zorunlu ve ihtiyari olarak ikiye ayrılmıştır. Zorunlu arabuluculukta, bazı dava türlerinde dava açmadan önce arabuluculuğa başvurmak dava şartıdır. İhtiyari arabuluculukta ise taraflar kendi özgür iradeleri ile uyuşmazlığı arabulucu aracılığıyla çözmeyi tercih etmektedir. İhtiyari arabuluculuk, dava açılmadan önce yapılabileceği gibi mahkeme esnasında da uygulanabilir. Dava açıldıktan sonra ihtiyari arabuluculuğa başvurulması halinde dava, 3 ayı geçmemek üzere ertelenir. Ancak bu süre her iki tarafın da başvurması halinde 3 ay daha uzatılabilir (6325/m.15/5). Tarafların üzerinde tasarrufta bulunabileceği her türlü uyuşmazlık için ihtiyari arabuluculuk yöntemi tercih edebilir.

Diğer taraftan, yasal düzenlemeler kapsamında zorunlu arabuluculuk öngörülen hallerde taraflar, ihtiyari arabuluculuk faaliyetine başvuramazlar. Çünkü başvuru yapılması yasal bir zorunluluk olup tarafların iradesine göre hareket edilemez.

Kural olarak ihtiyari arabuluculukta, arabulucu taraflarca kendi istedikleri bir kişi olarak seçilir. Başka bir anlatımla, arabulucu her iki tarafın da isteği doğrultusunda seçilir. Arabulucunun seçilmesinin ardından arabuluculuk sözleşmesi yapılarak sürece başlanılır. Arabulucu, taraf bilgilerini topladıktan sonra en kısa süre içerisinde toplanmak üzere tarafları davet eder (6325/15/1). Arabulucu, tarafların her biri ile ayrı ayrı görüşebileceği gibi birlikte de görüşmeler yapabilir (6325/m.8). Arabulucu, tarafları dinledikten ve uyuşmazlıkla ilgili hususları inceledikten sonra anlaşmazlığın çözümü için önerilerde bulunur. Bunun üzerine anlaşma veya anlaşmama durumuna göre son tutanak tutularak taraflar ve arabulucu tarafından imzalanır[2].

Arabuluculuk faaliyeti sonucunda tarafların anlaşması üzerine taraflar ve arabulucu tarafından imzalanan son tutanak bir anlaşma belgesi niteliğine sahiptir. Bu belgenin bağlayıcı olabilmesi için ilam niteliğinde belge vasfını taşıyor olması gerekmektedir. Bunun için de taraflar, icra edilebilirlik şerhi verilmesini isteyebilirler (6325/m.18/2). Başka bir ifadeyle, eğer anlaşma belgesine icra edilebilirlik şerhi eklenirse bu durumda imzalanan tutanak, ilam niteliğinde belge olarak kabul edilir. Bunun sonucu olarak da anlaşılan hususlar bakımından hem taraflar açısından bağlayıcı olur hem de anılan konular için dava açılamaz[3].

Bununla birlikte, tarafların arabulucuya başvurabilmesi için aralarında işçi-işveren ilişkilerinden kaynaklanan bir uyuşmazlığın bulunması ve bu uyuşmazlığın çözümü için ihtiyari arabulucuya başvurmaları gerekir. İhtiyari arabuluculuk, tarafların serbest iradeleriyle başvurdukları ve aralarında var olan uyuşmazlığın mahkemeye gitmeden çözülmesini amaçlayan bir yöntemdir. Ancak uygulamada iş ilişkisi devam ederken ihtiyari arabuluculuk vasıtası ile anlaşma tutanağı düzenlendiği görülmektedir. Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 2025/2403 E. ve 2025/3786 K. sayılı kararında, arabuluculuk görüşmesinin zamanlamasına dikkat çekerek iş ilişkisi devam ederken anlaşma tutanağının geçerli olamayacağına hükmetmiştir. Eğer ki arabuluculuk görüşmesi, işçinin işten ayrılış bildirgesinin Sosyal Güvenlik Kurumu’na (SGK) sunulduğu tarihten önce yapılmışsa, bu durum anlaşma tutanağını geçersiz kılmaktadır.

Sonuç olarak Yargıtay’a göre, taraflar arasında gerçek bir uyuşmazlık doğmadan ve iş ilişkisi halen devam ederken arabuluculuk görüşmesi sonucu düzenlenen anlaşma tutanakları geçersiz sayılır. Kaldı ki, işten ayrılış bildirgesinin SGK’ya verilmesi, iş sözleşmesinin sona erdiğini hukuken somutlaştıran bir işlemdir. Bildirge verme tarihinden önce yapılan anlaşma, iş ilişkisinin fiili ve hukuki durumu hakkında tereddüt yaratır. Nitekim arabuluculuk süreci, taraflar arasında mevcut ve somut bir uyuşmazlığı çözmeye yönelik olmalı; olası veya henüz doğmamış ihtilaflara dair önleyici anlaşmalar ise geçerli kabul edilmemelidir. Böylece, işten çıkış bildirgesinin SGK’ya sunulması, arabuluculuk görüşmesinin hukuki zemininin oluştuğu an olarak kabul edilmekte ve bu tarihten önce düzenlenen anlaşmalar geçersizlik riski taşımaktadır.

[1] https://www.ozdipi.av.tr/ihtiyari-arabuluculuk-nedir/Erişim tarihi 12/08/2025

[2] https://www.ozdipi.av.tr/ihtiyari-arabuluculuk-nedir/Erişim tarihi 12/08/2025

[3] https://www.ozdipi.av.tr/ihtiyari-arabuluculuk-nedir/Erişim tarihi 12/08/2025

Bir Cevap Yazın