İşe devamsızlık tutanakları hangi hallerde geçersiz sayılabilir?

İşçinin işverenden izin almaksızın ve haklı bir nedeni olmaksızın 4857 sayılı İş Kanunu’nda belirtilen süreler kadar işe devam etmemesi hali devamsızlık olarak tanımlanabilir. Devamsızlık kavramının tanımı doktrinde ve Yargıtay kararlarında da yapılmıştır. Buna göre devamsızlık; işçinin kasıtlı ya da kusurlu olmasına bakılmaksızın, işe gelmesinin beklendiği iş günlerinde, haklı bir neden olmaksızın “işe gelmemesi” şeklinde tanımlanmaktadır[1].

İşçinin alacak davasında yakın akrabalarının tanık beyanlarına itibar edilebilir mi?

Uygulamada işçilik alacakları ile ilgili görülen davalarda özellikle kayıtdışı çalışmaların ispatının yeterli yazılı delille ispatı mümkün olamadığından tanık gösterilmek suretiyle, sonuca gidilebilmektedir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na göre, “Davada taraf olmayan kişiler tanık olarak gösterilebilir” (m.240). 6100 sayılı Kanunda gösterilen hükümler saklı kalmak üzere, tanıklık için çağrılan herkes gelmek zorundadır. Usulüne uygun olarak çağrıldığı hâlde

İşçiye ödenen ücretin tanık beyanlarıyla ispatı mümkün müdür?

Ücret, işçinin biricik geliri ve emeğinin karşılığıdır. Genel anlamda ücret bir kimseye bir iş karşılığında işveren veya üçüncü kişiler tarafından sağlanan ve para ile ödenen tutardır (İşK. m.32/1). İşçi ücretleri işin ifasından sonra ödenir. Ancak taraflar, iş sözleşmelerinde veya toplu iş sözleşmesinde ücretin peşin olarak ödeneceğini kararlaştırabilirler. Ücretin ödenmesi ile işverenin ücret ödeme borcu, borcun

Hırsızlık suçlamasıyla yargılanan işçinin delil yetersizliğinden beraat etmesi haklı nedenle yapılan feshi haksız hale getirir mi?

4857 sayılı İş Kanunu’na göre, “İşçinin, işverenin güvenini kötüye kullanmak, hırsızlık yapmak, işverenin meslek sırlarını ortaya atmak gibi doğruluk ve bağlılığa uymayan davranışlarda bulunması” haklı nedenle tazminatsız derhal feshi gerektirir. İşçinin işyerinde hırsızlık yapması olayında söz konusu davranışın doğruluk ve bağlılık esaslarına aykırı olduğu şüphesizdir. İşçinin bu kapsamda ceza mahkemesinde yargılanması sonucunda delil yetersizliği

İşçinin kredi çekmek için işverenden aldığı ücret bordrosu, uyuşmazlık halinde, ücretin belirlenmesinde tek başına yeterli midir?

İşçinin ücreti, 4857 sayılı İş Kanunu’nda, bir kimseye bir iş karşılığında işveren veya üçüncü kişiler tarafından sağlanan ve para ile ödenen tutar olarak tanımlanmıştır (m.32/1). Ücret kural olarak dönemsel (periyodik) bir ödemedir ve en geç ayda bir ödenir. İş sözleşmeleri veya toplu iş sözleşmeleri ile ödeme süresi bir haftaya kadar indirilebilir (m.32/5). İş sözleşmesinin tarafları,